Bugun...


Duygu SARIDAŞ

facebook-paylas
ZİNAYA DAYANAN BOŞANMA DAVASI
Tarih: 03-06-2024 17:07:00 Güncelleme: 03-06-2024 17:07:00


Merhaba Sevgili Okurlarım…

Aldatılmak, ister kadın ister erkek olsun hiç kimse için sindirilmesi kolay bir durum
değildir. Bu nedenledir ki Türk Medeni Kanunu’muz aldatan tarafı boşanmada ağır kusurlu
saymakta ve o kişiye bir takım tazminat yükümlülükleri yüklemektedir.
Bununla birlikte zina, Türk Medeni Kanunu uyarınca başlı başına bir boşanma sebebi
sayılmakta ve buna göre düzenlenmektedir.
Konuyu en başından ele alacak olursak; Türk Medeni Kanunu’nda boşanma sebepleri
birden fazla sayıda düzenlenmiş olup her bir sebebe dayanan boşanma davasının dava açma
süreleri, yargılama usulleri ve delilleri farklılık göstermektedir. Halk arasında “şiddetli
geçimsizlik” olarak bilinen evlilik birliğinin temelinden sarsılması ve ortak hayatın taraflar
için çekilmez hale gelmesi durumu genel boşanma sebebi olarak düzenlenirken, zina, hayata
kast, pek kötü ve onur kırıcı davranış, haysiyetsiz hayat sürme, akıl hastalığı ve terk halleri
özel boşanma sebebi olarak düzenlenmiştir. İki hal arasındaki fark kendisini şu şekilde
göstermektedir; genel boşanma sebebinde taraflar meydana gelen olayları açıklayıp, ispat
edip, ayrıca bu olayların evlilik birliğini temelinden sarstığını ve boşanmayı mecburi hale
getirdiğini ispatlamaya çalışırken, özel boşanma sebeplerinden birisinin ispatlanması halinde
artık bu durumun evlilik birliğini çekilmez hale getirdiğini ispatlamaya gerek kalmayacak,
hakim doğrudan boşanma kararı verecektir. Örneğin zina eyleminin gerçekleştiğinin
ispatlanması halinde hakim zina eyleminin evliliği çekilmez kılıp kılmadığını araştırmayacak,
evlilik birliğinin yeniden kurulamayacağının kabulü ile doğrudan boşanma kararı verecektir.
Zina eylemi, toplumda yanlış bilinmekte ve çoğu kez yanlış anlaşılmaktadır. Eşin bir
başka kadın veya erkek ile el ele tutuşması, sarmaş dolaş yürümesi, bir eğlence mekanında
samimi şekilde görüntülenmesi vs. zina eylemini meydana getirmemektedir. Zira
hukukumuzda zina, evli bir erkek veya kadının eşi dışındaki bir 3. kişi ile cinsel olarak
birliktelik yaşaması olarak tanımlanmaktadır.
Bu durumun ispatı elbette ki kolay değildir. Sonuç itibariyle kapalı kapılar ardında ve
yalnızca iki kişi arasında geçen bir eylemin eş tarafından ispat edilmesi birtakım zorluklar
barındırmaktadır. Aldatan eş ve 3. kişiden habersiz çekilen fotoğrafların veya video
görüntülerinin Mahkemeye delil olarak sunulamayacağı, sunulsa dahi kanuna aykırı delil
olduğu için hükme esas alınamayacağı unutulmamalıdır. Zinanın ispatı açısından taraflardan
habersiz çekilmiş bir video kaydını Mahkemeye sunduğunuzda gerek eşinizin gerekse
3.kişinin özel hayatın gizliliğini ihlalden dolayı hakkınızda şikayette bulunması muhtemeldir.
Zina eyleminin ispatının bu şekilde zor olmasından dolayı Yargıtay zinanın ispatı
açısından bazı karineler benimsemiştir. Şöyle ki, bir erkeğin veya kadının başka bir erkek
veya kadınla otel kaydının bulunması, geceyi geçirmek için ev tutmuş olması veya kendisine
ait evin güvenlik kameraları görüntülerinde gece saatlerinde eve bir kadınla girdiği görünüp
sabaha kadar evde bulunmuş olması Yargıtay için zina eyleminin gerçekleştiğini kabul etmek
için yeterli görünmektedir. Bu durumda Mahkemece Emniyet Müdürlüğü’ne yazı yazılarak
aldatan eşe ait otel kayıtları istenecek, ilgili apartmana veya siteye yazı yazılarak güvenlik

kamerası görüntüleri istenecek ve zina eylemi böylelikle ispat edilecektir. Elbette tanık
beyanları da zina eyleminin ispatında büyük öneme sahiptir.
Peki zinanın ispatlanması boşanma davasını nasıl etkilemektedir? Öncelikle yukarıda
da belirttiğimiz gibi, zinanın ispatlanması halinde boşanma kararı verilebilmesi adına
araştırılması gereken başka bir husus kalmamaktadır. Bununla birlikte, zina eylemini
gerçekleştiren eş aynı zamanda evliliğin getirdiği sadakat yükümlülüğünü de ihlal etmiş
olacağından boşanmaya ağır kusuru ile sebebiyet vermiş sayılmaktadır. Ayrıca zina ve
aldatma eylemleri ile aldatılan eşin gururu ve kişilik hakları da zedelenmiş olacağından hakim
aldatılan eş yararına tüm bu durumları göz önüne alarak uygun bir miktarda maddi ve manevi
tazminata hükmedebilecektir.
İlaveten, Türk Medeni Kanunu’nun düzenlemesine göre zina sebebiyle boşanmanın
kabulü halinde boşanma davasıyla birlikte veya boşanma davasından sonra açılacak mal
paylaşımı davasında hakim zina eylemini gerçekleştiren eşin mal paylaşımında alacağı payın
kaldırılmasına veya azaltılmasına karar verebilecektir. Ancak uygulamada zaten maddi ve
manevi tazminata hak kazanıldığı gerekçesiyle bu türde kararlara fazla rastlanmamaktadır.
Bununla birlikte, tek başına zina eyleminin varlığı velayetin diğer eşe verilmesi için
bir sebep değildir. Velayet konusunda esas olan çocuğun üstün yararı olduğundan, zina
eylemini gerçekleştiren eşin çocuğa daha iyi bakacak olması, çocuğun yaşının o ebeveyninin
yanında kalmayı gerektiriyor olması vs. hallerinde çocuğun üstün yararı gereği velayet zina
yapan eşe de verilebilecektir.
Yine Kanunumuz, zinaya dayalı boşanma davalarında affeden eşe dava hakkı
tanımamaktadır. Bu durumda zina eylemi diğer eş tarafından öğrenildikten sonra aldatılan
eşin bu durumu affettiği ispat edilirse artık zinaya dayalı boşanma talebi kabul edilmeyecektir.
Zina eylemini öğrenmesine rağmen hiçbir şey yapmayarak evliliğine devam etmesi, eşiyle eş
hayatını ve cinsel hayatını sürdürmesi, eşine hediyeler almış olması vs gibi durumların tanık
beyanları veya başkaca delillerle ispatlanması halinde zina eylemi affedilmiş kabul
edilmektedir. Tabii her evliliğin dinamikleri ve evlilik içinde yaşananlar birbirinden farklı
olduğu için genel bir kuraldan bahsetmek mümkün değildir. Bu yüzden af olgusunun
gerçekleşmiş olup olmadığının da yine her durum özelinde ayrıca değerlendirilmesi
gerekmektedir.
Zina eylemini öğrenen eşin bu eylemi öğrenmesinden itibaren 6 ay içinde, eğer uzun
süre öğrenmemişse de zina eyleminin gerçekleşmesinden itibaren en fazla 5 yıl içinde zinaya
dayalı boşanma davasını açması gerekmektedir. Bu süreler içinde dava açılmadığında artık
zinaya dayalı dava açma hakkı kaybedilecektir. Bu durumda başka bir özel boşanma sebebi
mevcut değilse, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına dayanarak boşanma davası
açılabilecektir.
Son olarak, en çok merak edilen sorulardan birisi, zinanın diğer tarafına, yani 3. kişi
konumundaki kadına veya erkeğe dava açılıp açılamayacağıdır. Hukukumuzda sadakat
yükümlülüğü sadece eşler arasında olup 3. kişiyi bağlamadığından, böyle bir dava açılması
mümkün değildir. Ancak 3. kişinin bu durumu suiistimal ederek aldatılan eşe sözle veya
iletişim araçlarıyla onur kırıcı muamelelerde bulunması halinde kişilik haklarının ihlalinden
kaynaklanan davalar gündeme gelebilecektir.

Aldatan eş çoğu zaman eşinin kendisine ilgi göstermemesi vs. gibi bahanelerle zina
eylemini haklı göstermeye çalışsa da, bunların hiçbirisi zina için bahane değildir. Eşiniz sizi
artık mutlu etmiyorsa veya eşinize karşı ilginizi kaybettiyseniz bunu eşinizi aldatmak yerine
onu rencide etmeden evliliğinizi sonlandırmak yoluyla çözmeniz herkes için daha iyi
olacaktır.
Herkes mutlu olmak için evlenir, ancak evlilikte çözülemeyecek sorunlar meydana
geldiğinde evliliği karşındakini kırmadan, zedelemeden, medeni bir şekilde sonlandırabilmek
de en az evliliği devam ettirebilmek kadar büyük bir başarıdır.
Evlilikte de boşanmada da size keşke dedirtmeyecek insanlarla yolunuzun kesişmesi
dileğimle..
Haftaya görüşmek üzere..
Sağlıkla, adaletle kalın..



Bu yazı 576 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
GAZETEMİZ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI