Bugun...


ÖZDEN CERTEL

facebook-paylas
OTİZM – II
Tarih: 23-02-2024 12:04:00 Güncelleme: 23-02-2024 12:05:00


Bizler otizmli bireylerde değerlendirme yaparken; çok az göz teması kurmalarına  ya da hiç kuramamalarına, özellikle dönen neslere karşı aşırı ilgilerine, el – kol – parmak veya kafalarında tekrarlayan şekilde hareket ettirmelerine, hep aynı şeyi yeme aynı şeyle oynama gibi belli düzende olma takıntılarına, ışık – renk - koku ve seslere karşı verdikleri tepkilere, jest ve mimik kullanımı gibi sözsüz iletişim şekillerine ve bunların yokluğuna, sarılma gibi yakın temastan kaçınmalarına, ekolali olarak bilinen devamlı olarak bazı kelimeleri tekrarlamalarına, konuşma ve dil becerileri gelişimindeki  gecikmelere, epilepsi görülüp görülmediğine ayrıntılı bakıp, kaydederiz.Sürekli ellerinde bir eşya tutma, objeleri dizerek oynama, arabayı ters çevirip tekerleğini döndürme veya yatarak arabanın dönen tekerleğini izleme gibi oyunları vardır. Oyuncağın bütünü yerine bir parçasıyla oynamayı severler. Birçoğu için canlıyla cansız arasında çok fazla fark yoktur.

En sık sorulan sorulardan biri; çocuklarda konuşamama durumu, otizmin belirtisi olabilir mi? sorusudur.Çocukluk çağında yaş grubuna göre dil gelişimi süreci şöyle ilerlemektedir; bebek ilk bir ayda; ağlama, öksürme, hapşırma gibi doğal sesler çıkarır. Birinci ayın sonunda ağlamaları çeşitli durumlara göre farklılaşmaya başlar. İkinci ve üçüncü aylarda bebek güler, ” k” ve “g” gibi ünsüz ve “a” “e”, “o” gibi ünlü harfleri çıkarmaya başlar. 4 ve 6’ıncı aylar arasında ünlü ve ünsüz seslerin sayısında artış gözlenir. Çocuk 6’ıncı ayın sonuna doğru ünsüz ile ünlü sesleri birleştirmeye başlar; ‘ba, da, ma’ gibi sesler çıkarabilir. 7 ve 10’uncu aylar arasında ma-ma gibi hece tekrarları gözlenir. Bebek yetişkin konuşmasına benzeyen ancak anlaşılmayan diziler meydana getirir. 11’inci aydan itibaren anlaşılmayan ses dizileri arasına tek heceli sözcükler yerleştirmeye başlar. Ardından da ilk anlamlı sözcükleri telaffuz etmeye başlar. 12 ve 18’inci aylar arasında sözcükleri amaçlı olarak kullanır. 3-50 sözcükten oluşan kelime dağarcığı vardır. Nesneleri ve vücut bölümlerini gösterir. 18 ve 24’üncü aylar arasında basit yönergeleri yerine getirir, nesneleri ve resimleri isimlendirir. Sözcük dağarcığı 50-70 kelime içerir. Bu nedenle aileler bu gelişimlerin farkında olmalıdır.

İki yaş çocuğun yürümeye, konuşmaya, kendi benliğini fark etmeye başladığı bir dönemdir. Yaşamın ikinci yılındaki hızlı gelişim, çocuğu pek çok açıdan bağımsız hale getirir. Motor yeteneklerle dil becerisinin kazanılmasının çocuğun bağımsızlığındaki etkisi büyüktür. İki yaş çocuğu koşar, tutunarak merdivenleri inip çıkar. Ancak konuşamamak tek başına otizm belirtisi değildir. Gecikmiş konuşmaya neden olan durumlar şöyle sıralanabilir; ailesel dil gecikmesi, gelişimsel dil gecikmesi, prematüre doğum veya büyüme gelişme geriliği, iki dil konuşulması, işitme kayıpları, yarık damak-dudak gibi ağız içi problemleri, psikososyal uyaran eksikliği veya ailenin çocuğun üzerine titremesi ve ona konuşma fırsatı vermemesi gibi durumlardır.

Teşhisi anne karnında mümkün olmayan otizm, kız çocuklarına oranla erkek çocuklarda dört kat daha fazla görülmektedir. Otizm teşhisi laboratuvar testleri ve görüntüleme yöntemleriyle konulmamaktadır. Tanı, çocuk psikiyatristi tarafından çocuğun gözlemlenmesi, aileye bazı soruların sorulması ve gelişim testleriyle konulur. Ayırıcı tanı, eşlik eden hastalıklar yönünden gerekirse kan tahlilleri, nörolojik, kulak-burun boğaz, metabolik hastalıklar için başka uzmanlık alanlarından konsültasyon istenebilir. 

Otizmi tamamen ortadan kaldırmayı sağlayan herhangi bir tedavi yöntemi ne yazık ki yoktur. Tedavi planı bağımsızlığını artırmayı sağlamak için ve ailenin süreci yönetmesine yardımcı olmak için düzenlenir. Erken teşhisle başlayan yoğun ve sürekli eğitim programları ile davranış terapileri, çocukların kendine bakabilme, sosyal ve iş yetileri kazanabilmelerine yardımcı olur. Böylece işlevselliği artırır, belirtilerin şiddetini ve uyumsuz davranışları azaltır. Özel eğitim ve ekip çalışmasını gerektiren tedavi uzun sürelidir ve ekipte çocuğun kendi doktoru, özel eğitimcisi, fizyoterapisti, konuşma uzmanı, çocuk psikiyatri, çocuk nöroloğu mutlaka bulunmalıdır. Uygulanan ilaç tedavileri ise otizme eşlik eden mevcut problemleri azaltmaya yöneliktir.

Otizm spektrum bozukluğu, hastalığın belirtilerine göre üç farklı şekilde sınıflandırılmaktadır.

1. Klasik Otizm;sosyalleşme ve iletişim sorunlarının ağır biçimde görüldüğü, dil ve konuşma gecikmeleri, davranış bozuklukları gibi belirtilerle kendini gösteren guruptur. 2. Asperger Sendromu;otizmin daha hafif seyrettiği bu tip bozukluklarda, diğer otizm türlerinde olduğu gibi sosyal davranışlarda anormallik gözlenir fakat konuşma bozukluğu ve zihinsel engellilik gibi problemler görülmez. 3. Atipik Otizm;klasik otizm ve asperger sendromu ile ortak belirtileri bulunan, ancak tüm kriterleri taşımayan bireyler atipik otizm bozukluğu tanısı alır. Bu tip otizm bozukluğu taşıyan kişiler, sosyalleşmede ve normal yaşamlarını sürdürmede ileri derecede sorun yaşamazlar ve topluma diğer otizm çeşitlerine göre topluma daha kolay uyum gösterirler.

Hastalığın ilaçla kesin bir tedavi yöntemi henüz olmasa da erken tanı hastalığın yarattığı sonuçları hafifletmede etkilidir. Tedavi yöntemi olarak uygulanan rehabilitasyon ve ilaçlar, başta otizmli bireyin çevresindeki diğer kişilerin hayatını kolaylaştırmak ve otizmli bireyin zararlı davranışlarını azaltmayı amaçlamaktadır. Eğer çocuklar;6 aylık olduğunda hala gülümseme ya da mutlu bir ifadeyle tepki vermiyorsa,9. ayda sesleri ve farklı yüzleri ayırt edemiyorsa, öğretilen hareketleri taklit edemiyorsa,12. ayda mırıldanma ve konuşmaya çabalama gibi davranışlar göstermiyorsa,14. ayda elle işaret etme ya da erişmek istediği objeleri hala gösteremiyorsa,16. ayda basit bazı kelimeleri söylemeye başlamadıysa,18. ayda taklitçilik ve yalandan inanma gibi normal bebek davranışları sergilemeye başlamadıysa,24. ayda en az iki kelimelik cümleler kurmaya başlamadıysaotizmin varlığı uzmanlar tarafından  mutlaka araştırılmalıdır.

Bu nedenle aileler çocuklarını bebeklik dönemlerinden itibaren özenle ve dikkatli bir biçimde gözlemlemeli, normalin dışındaki tüm davranışları objektif bir biçimde değerlendirerek uzman yardımına başvurmalıdır ki yaşam kaliteleri artabilsin.



Bu yazı 1262 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
GAZETEMİZ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI