Bugun...


Duygu SARIDAŞ

facebook-paylas
MURİS MUVAZAASI
Tarih: 27-05-2024 12:00:00 Güncelleme: 27-05-2024 12:00:00


Merhaba Sevgili Okurlarım…
Malını mülkünü çocuklarından birisine devreden, bunu da hem tapuda yüksek harçlar
ödememek için hem de diğer çocuklarının siteminden çekindiği için tapuda satış şeklinde
göstererek yapan babalara, dedelere çok rastladığınıza eminim. Hemen hemen her ailede
mutlaka rastlanan bir hikaye zira.. Bugün de bu durumu örnek bir baba ve oğul üzerinden
konuşalım.
Evlerinden birisini oğullarından birinin üzerine geçirmek isteyen baba tapuda bu evi
rayiç bedeli üzerinden oğluna satmış gibi gösteriyor ve bu işlemin diğer çocukları tarafından
hiçbir şekilde bozulamayacağını düşünüyor.. Ama öyle değil değerli okurlarım, bu işlemler
bozulabiliyor.
Gerçek iradesi taşınmazını satmak değil bağışlamak olan babanın yaptığı gerçek
iradesine aykırı bu işleme hukukta muvazaalı işlem deniliyor. Bu işlemi yapan kişinin diğer
mirasçılarından mal kaçırma kastının bulunması ve bu kişinin vefat etmiş olması halinde ise
bu işlem muris muvazaası olarak adlandırılıyor. Böyle bir işlemde devri yapan babanın vefat
etmesi halinde geride kalan çocukların tapuda evi devralmış olan kardeşlerine muris
muvazaasından kaynaklı dava açarak tapunun iptali ile payları oranında adlarına tescilini
sağlamaları mümkün. Ancak tabii ki bunun da bazı şartları bulunuyor.
Öncelikle, bu davanın devreden kişi, yani örnek olayımızdaki baba ölmeden önce
açılması mümkün değil. Ölümden sonra ise her zaman bu dava açılabilecek olup herhangi bir
zamanaşımı veya hak düşürücü süresi bulunmuyor.
Yukarıda da belirttiğimiz gibi, her devir işlemi mutlaka muris muvazaası olarak
değerlendirilmiyor. Bunun için babanın bu devri diğer çocuklarını miras paylarından yoksun
bırakmak kastıyla yapmış olması gerekiyor. Bu durumda Mahkemenin ölen babanın geride
bıraktığı mal varlığını araştırması gerekiyor. Babanın diğer çocuklarına bıraktığı mal
varlığının içinde yer alan taşınır ve taşınmazların değerleri diğer çocuğa devredilen
malvarlığından fazla ise, diğer bir deyişle devredilen malvarlığı geriye kalan malvarlığının
küçük bir kısmını oluşturuyorsa muris muvazaası iddiası bir yönüyle çürütülmüş oluyor.
Çünkü Yargıtay durumu “baba istese tüm malvarlığını kaçırabilecekken yalnızca
malvarlığının içinden tek bir taşınmazı oğluna vermesi mal kaçırma kastı olarak
yorumlanamaz, diğer kardeşler hala kalan malvarlığından haklarını alabilirler, haklarına zeval
gelmiş sayılmaz” şeklinde değerlendiriyor.
Bununla birlikte Mahkeme devreden babanın ve devralan kardeşin devir tarihindeki
malvarlıklarını ve ekonomik durumlarını araştırıyor. Babanın o tarihte gerçekten bir
taşınmazını satacak kadar ekonomik olarak paraya ihtiyacının olması ve oğlunun da
babasından taşınmaz satın alacak kadar maddi durumunun iyi olması halinde bu gerçek bir
satış işlemi olarak değerlendiriliyor ve muris muvazaasından söz edilmesi mümkün olmuyor.
Bir diğer kriter, baba ile diğer çocukları arasından onlardan mal kaçırmasını
gerektirecek bir husumet olup olmadığı. Baba ile diğer çocukları arasında bir dargınlık,
husumet yok ise, diğer çocukları da kendisine mal devredilen çocuk kadar babaları ile iyi
iletişim halinde ise, tanık beyanlarından ve emniyet tarafından yapılan sosyal ekonomik

durum araştırmasından baba ile diğer çocukları arasındaki husumete ilişkin bir bilgiye
rastlanmamış ise, bu durumda diğer şartlarla birlikte değerlendirildiğinde babanın yaptığı
devir işlemi diğer çocuklarının miras payını ortadan kaldırma kastı olmaksızın ihtiyaç
halindeki çocuğuna yardım olarak değerlendiriliyor.
Bu konudaki en önemli hususlardan birisi de bakım olgusu. Kendisine mal devredilen
çocuğun yıllarca babasına bakması, hastalıkları ile ilgilenmesi, babası ile beraber yaşayarak
bakımını sağlaması vs. gibi hallerde Yargıtay, yapılan devrin karşılığını bakım olgusunun
oluşturduğu kanaatini taşıyor. Zira karşılıklı yapılan bir devir işleminde bu karşılık muhakkak
bir miktar para olmak zorunda olmayıp, olağanın ötesindeki bakım ve gözetim de bu devrin
karşılığını oluşturabiliyor. Bu durumda karşılıksız yapılan bir devirden söz edilemeyeceği için
muris muvazaasından da söz edilemiyor. Ancak her bakım halinde bu durum söz konusu
olamıyor. Evlatlık görevi sayılan, anne-babaya karşı olağan bir bakım ve gözetimin ötesinde,
kendisine mal bağışlanmasını haklı kılacak derece olağanın ötesinde bir bakım ve gözetimin
mevcut olması gerekiyor. Örneğin hasta ve yatağa bağımlı anneye kardeşlerden yalnızca birisi
tarafından bakılması, hastane işleri ile ilgilenilmesi, kişisel temizliğinin yapılması hallerinde
ileri derecede bir bakım yükünden söz edileceği için bunun karşılığında bu kardeşe yapılan
mal devri haklı karşılanabiliyor.
Sayılan bu durumlar, her olayın özelinde değerlendirilmesi gereken hususlar olup
bunlardan birisinin sizin olayınızda mevcut olması muhakkak sizin için de bu şartların
gerçekleştiği anlamına gelmemektedir. Zira bu konular oldukça çetrefilli hukuki konular olup,
olayda mevcut olan tüm şartların ve durumların bir bütün halinde değerlendirilmesi
gerekmektedir.
Tüm durumların değerlendirilmesi sonucu Mahkemece devrin muvazaalı olduğuna
karar verilmesi halinde ise yapılan devrin ve tapu kayıtlarının iptali ise devredilen taşınmazın
yasal miras payları oranında tüm kardeşler adına tapuda tesciline karar verilecektir.
Haftaya görüşmek üzere..
Sağlıkla, adaletle kalın.



Bu yazı 831 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
GAZETEMİZ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI