Ambulans sireni çalarak hastanenin acil girişine yanaştı.Yetmiş sekiz yaşında kanlı gaita mide bulantısı yüksek tansiyon diyerek acil doktoruna bilgi veriyordu acil hemşiresi.Siren sesini duyan tüm acil personeli eline bir alet alan koşar adımlarla çevresinde birikmişlerdi. Her bir çalışan aciliyeti olan bu hastaya görevlerini tam olarak yapabilmek için canla başla çalışıyorlardı. Kimisi kan alıyor kimisi tansiyonuna bakıyordu.Hasta ise yattığı sedyeden benim bir şeyim yok diyordu ama onu galiba duyan yoktu. Aradan beş dakika geçmeden çocukları da koşar adımlarla babalarının yanına gelmişlerdi . Bu acile sık sık gelişlerden bıkan Üzeyir abi bir kalkabilse ayaklarının üzerine basabilse alıp başını koşar adımlarla buraya en uzak mesafe doğru ardına bakmadan gidecekti ama Etrafı perdelerle kapalı olduğu için çevresinde kimler olduğunu göremiyordu. Kimler geliyor kimler gidiyor bilemiyordu .Az önce geldiği gibi çevresini saran kalabalık nereye gitti bir anda anlamadı.
Sımsıkı kapalı perde birden hareketlendi.İçeri giren az önce kendine müdahale eden kilolu yaşı galiba kırklı yaşlarda olan gülen yüzlü acil doktoruydu.Elinde ki kan ve idrar tahlili sonuçlarına baktı hastayı getiren çocuklarından aldığı bilgileri kafasından hızlıca geçirdi.Mide kanamasından şüphelendi.
-.Üzeyir amca biraz dönermisin demesiyle Üzeyir ağabeynin çığlığını basması bir oldu.
-Profesör ,Profesör diye bağırdı . Sesini duyuramadığını yanına gelen giden olmayınca anladı.Bir kez daha olan tüm gücünü topladı çıkarabildiği son sesle yine bağırdı
-Profesöööööööööööööörrrrrrrrrrrrr
-Başıma ne geldiyse hep profesörün başının altından çıkıyor .dedi burnundan soluyarak.Acil de çalışan personel ve hastalar ne oldu diye Üzeyir ağabeynin olduğu yöne doğru irkilerek baktılar. Bir daha tüm gücünü toplayarak bağırdı.
-Profesöööööörrrrrrr
Ardından perde aralanır gibi oldu tanımadığı biri kafasını uzattı ama aradığını bulamamış bir insan edasıyla kafasını aynı hızla geri çekti. Olamaz bu da beklediği profesör değildi. Sinirlendi ağzı kurumaya başladı. Başında bulunan bir iki tel saçı aniden dik dik oldu bir anda . Gözlerinden süzülen yaşları dahi kimse görmedi büyük ihtimalle keşke görüp te ona acısalardı da profesörü bulup gelselerdi diye düşündü.Profesör tüm acılarını dindirecek insan olmasa da en azından ona bağırır çağırırdı bel ki biraz olsun rahatlardım dedi ama birden içini bir korku kapladı. Tüm düşündüklerinden korktu çevresine bakındı
-Oh iyi ki kimse yok dedi .Sesini fazla yükseltmeden sadece kendi duyabileceği bir ses tonu ile fısıldadı.
-Profesör dedikten sonra yine düşüncelere daldı umudunu kaybettiği anda. Birden hastanelerde önüne gelenin kendine yaptıkları geldi aklına .Bundan tam iki ay öncesiydi yağmurun sicim çektiği bir günde gelmişti buraya sadece çok basit bir şekilde kasığındaki fıtığı aldırıp kalkıp evine gidecekti.Ameliyat başarılı geçti geçmesine de ah o gözü kör olası hastane mikrobu yok mu ? o kadar insanın içinde onu mu bulmuştu ömrünün son demine kadar ziyaret için bile gitmediği hastanenin müdavimi olmuş çıkmıştı.Günden güne zayıflamış artık nefes almasında zorluk her yaşadığında çocukları tarafından ambulans ile hemen acile getiriliyordu.İlk müdahale sonrası gelsin oksijen maskeleri ardından her seferinde elinde tüplerle gelen hemşireler kanını sülük gibi çekiyordu aldığı tüplerle uzaklaşırken bir taraftan da hizmetlimi hemşiremi anlayamadığı bir görevli idrar yoluna sonda hortumunu yerleştirir di . Çalışan elindeki sonda torbasını yine yanında getirdiği kovanın içine gelişi güzel attı. Arkasına bile bakmadan koşar adım uzaklaştı.Acilde ki görevli doktor bir önceki gelişinde onu yoğun bakıma yatırıp güzel bir bakım yapmasaydı kesin ölürdüm dedi içinden .
-Hep bunlar o profesörün mahareti .Biliyorum ben iyiyim dedikçe hemen apar topar ambulansla kendisini boş bulduğu yoğun bakım ünitesine yatırıp geri gidiyordu
-Bunu nasıl başarıyor bilmem dediği anda perde aralandı gülen gözleri ile acil doktoru ile küçük oğlu içeri tekrar geldi.
-Oooooooooo profesör nerdesin beni attın buraya dediği otuzlu yaşlardaki elmacık kemikleri çıkık pembe pembe yanaklarla her an gülen küçük oğlunun gözlerine kızgın kızgın baktı. Son yıllarına kadar uğramadığı hastanede geldiği günden beri tüm her yerinin kurcalanmasına alışmıştı ama burası son nokta olmuş gaitasını yaptığı yere doktor elle muayene yapayım derken parmağını daldırıvermişti. Çok bilmiş oğluna Üzeyir abi kızmasında kim kızsın bir orası kalmıştı karıştırılmadık.O günden sonra lise mezunu olan küçük oğlanın adı babası sayesinde profesör olarak ölene kadar anılacaktı.