Ovalara yerleşmeceğiz, toprağımıza sahip çıkacağız onu betona boğmayacağız.
Dağlara yamaçlara çıkacağız arza yükselen çakılan çiviler, dağlara kafa tutmayacağız.
Tabiatla ilişkimizi çoğalacağız eksiltmeyeceğiz, ona muhabbet ile hürmet edeceğiz. Göğü, ağacı ve dağı görmemize engel hain binalar olmayacak. Şehrin kalbine saplanan gökdelen kılıçlar olmayacak.
Yıkılan yuvaları ibret alacağız, manevi acının yakıcılığından yeni nesli
vatan ve millet sevgimizle, Aşk ile yeniden kuracağız. Aşk kirli gönüllere yuva yapmaz, maddiyattan arınacağız.
"İbretsiz Göz, Sahibinin Baş Üzerindeki Düşmanı Gibidir."
On şehir değil kaç ilimizin hakkına girdik, her biri şuan eski konumundan yükseğe çıktığı gibi sahillerimiz de geri çekildi. Tabiatın hakkına girdik nefsimize zulmettik. Depremi topraktan geliyor sandık çöktükçe ahlâkımızı enkazda bıraktık, suçu zelzeleye attık.
Eşya hakkını en başta dinimizin emri saymadık, evleri doğaya insana muhalefet inşaa ettik.
Merhamet etmedik, nimetin yetişmesine, evlatlarımıza helalinden şifa olacak rızkı vermesine engel olduk.
Sömürgeci devletlerin emmellerine ulaşamadıkları vatan toprağımıza, birbirinden değerli
verimli tarım arazisine yeşillik yerine beton ektik.
Yüce Mevla merhamet etmiş geniş Asi Nehrini şehrin ortasından geçirmiş, ekinleri sulayın yiyin, için ama ısraf etmeyin demiş.
Dedesi can teslim etmiş özümüz yurdumuz emanettir sizlere, vatan toprağında düşmanlara
zalime benzemeyin demiş. Dilini, göreneğini başta türkün onunurunu miras bırakmış. Zorla fransızca konuşturulup kültürümüze fransız kalmayın istemiş.
Depremin gerçek yıkımın, düşmana benzemekle olduğunu unutmayalım Allah cc unutmayalım istemiş.
Türkler gökyüzüne çokça bakan Göktürklerdir, yine tuluğa, guruba bakıp seyre dalacağız.
"İbretsiz Göz, Sahibinin Baş Üzerindeki Düşmanı Gibidir."
Her yanı Şehit kanıyla sulanmış topraklarımızı misyonerlerin kucağına vermeyeceğiz. Hastane bahanesiyle yabancı memleketin bayraklarını yine mukaddes memleketimden indireceğiz.
Onurlu olacağız tuzaklarına, süslü ambalajlı yiyecekleri, oyuncak paketlerine yem olmayacağız. Asla ama asla namerde muhtaç etmeyen Rabbimize sadık kalacağız.
Bunca sıkıntı ve acıların mükafatını yine düşmanın tuzaklarına -hayır diyerek alacağız, hayır dedikçe ezkazdan yükseğe çıkacağız. İbretin büyüklüğünün verdiği cesaretle düşmana yine korku salacağız.
"(#) Tektonik Silahlarına Karşı Dua Ordularını Üzerlerine Salacağız."
Bizi tankla değil depremle yıkılmış görenlerin sevincini boğazına düğüm edecek yükselişe dürüstlüğümüzle geçeceğiz.
Geçtiğimiz her bela bir Çanakkale olsa, Hak düşmanlarını galebe çalan aynı Türk Milletii olacağız. Yeni ve yeniden küllerimizden, enkaz tozundan tekrar doğacağız.
Her zorlukta daha çok güçlenen dünyanın hiçbir milletinin olmadığını tekrar tarihe, tek millet tek yürek olduğumuzu yazdıracağız.
"Zalimin Eline Kırbacı Vermeyeceğiz"
Çalması ve yığması meşhur yağmacılardan,
yalancı zevk şatolarında yaşıyorlar mı sanıyorsunuz onları? Kalpler kabz olmus, piskolojisi bozuk korku ve şüphe içinde yarasa gibi yaşayan sahtekar toksik medeniyetsizlerden evlatlarımızı koruyacağız.
Zelzeleyi fırsat bilip günahsız sabileri oyuncaklarla, babalarını türlü içkili yarış ve eğlencelerle kafire benzetemeyeceksiniz.
"Boğulduk Ama Betona Doymadık."
Yüksek binalarla doldurduk, siteleri güvenlik koruyor sandık. Şehirlerin göbeğini sanayilerle doldurup, tıklım tıkılacak yabancı nüfusu yerleştirdik.
Şeftali ağaçlarını kestik Bursa'da sanayi yaptık.
Koruluğun kuşlara yuva yeşilliğini yıktık, Istanbullu akrabasına veya partilisine yataklık, tarihi araziyi ecnebiye Antakya'da otellik yaptık. Cennet vatanı
turiste servis edip bedavadan evsahibi, kendimizi de kiracı yaptık. Işçimize
kirayı yükselttik doymadık kiracıyı yuvasından kovduk Kahramanlar diyarı Maraşı terörlere saldık.
"Hayatın Her Biri Bir Menzil, Her Menzilde İbret Almalısın."
Maddiyata doymadık, bedenlmizi put edindik sardık sarmaladık rahata alıştırdık konfora ve ilaç firavunların kölesi; midelerimizi doyurduk... ama kalbimizi unuttuk maneviyattan uzak aç bıraktık.
"Her Zahmette Rahmet Vardır."
Zahmeti unutmayacağız kolayı değil zoru seveceğiz. Her zahmetteki rahmeti yine bulacağız. Eşyayı bulmayı değil rahmeti bulmayı unutturmayacağız ve yaşadığımız gibi hayırla öleceğiz.
Tek Hayırda yarışıp, eğlenceyi oyun kulüplerini tuzakları terkedeceğiz.
Misyonerleri bu topraklardan böylelikle kovduk
enkazdan çıkacağız yine kovacağız.
Hastaneden çıkacağız ve yine kovacağız.
Düşman bayrağını değil, doksandokuz depreminde indirtip unutturdukları gibi al sancağımızı yıllarca yarı gönderde tutturmayacağız.
Türk bayrağını ne olursa olsun dagalandıracağız.
Mülkün sadece Allah’a ait olduğunu yeniden haykıracağız. Her evin girişine tekrar yazacağız. Evlatlarımızı, yuvamızı da dürüst olacağız ve de altmış altıya (*) bağlayacağız.
Amin. (Neslihan Candan)
(*) Ebced hesabıyla 33 sayısı "vav" harfine tekabül eder. Eskiler evlerin girişine müsennâ vav yani "çifte vav" harfini hattatlara yazdırırarak, 66 ya tekabül eden Allah lafz-ı şerifine mülhem ebced değerine işaret ederek binalara asarlarmış. )
(#) Tektonik, yer kabuğunun yapısını, özelliklerini ve zaman içindeki evrimini kontrol eden süreçtir.