"Su gibi azizlik", kaliteli parlak su olmak gibidir. Azizlik bilgelik gerektirir aynı şekilde suyun hafızası onun bilgisidir.
Suda, çift helezon şeklinde spiral hareket vardır. Bu da, suyun kristalinin oluşmasını sağlar. Suyun evlerimize gelirken uygulanan basınç spiral hareketine zarar verir ve kristal yapısını da bozar.
Şekli kristal gibi olmayan yerde, geometri de yoktur. Böylece, bilgi de oluşamaz ve netice olarak suyun içerisindeki canlılık da yok olur.
Su, mükemmel bir çözelti maddesi ve her şeyi kendine bağlayabilecek özelliktedir. Bu nedenle, doğal su içmek, ruh ve beden sağlığımız için çok önemlidir. Bedenimiz kendi kendisini, iyileştirebilecek donanıma sahip bir niteliktedir. Bedenin kendini hastalıklardan temizleyip sağlığına kavuşması için eski temiz haline gelmesi gerekir. Bunun için de, vücudumuzdaki hastalıklı hücreleri, maddeleri çözen suya ihtiyacımız vardır.
« Canandan cana verilen aziz bir hediyedir. »
Su, yüksek derecede bir yapıya sahiptir Mevlâna hz. bahsettiği gibi bir hediyedir. Elementler arasında ise en üstün güce haizdir. Ve bu yapılar sayesinde, su bünyemizde benzer "titreşimleri" içeren birçok hastalıklara şifa olabilir. Alzheimer rahatsızlığına kadar, beyinlerimizin kıvrımlarına yerleşmiş olan hafif ve ağır metal tortularını bile sökebilir. Yaş ilerledikçe damarlarımız ve beynimizdeki sinir iletişim bağları kireçlenir. Bilgiyi iletmek için, köprü kurulamadığından unutkanlık başlar. Oluşan kireçleri çözebilmek için çok kuvvetli bir çözücü olan canlı suya ihtiyaç vardır.
Ağır metallerin duru göz, kalp gözü gibi isimlendirilen kozalak biçimli "hipofiz bezinin"
taşlaşmasına sebep verebileceğinden öncelikle ve muhakkak dil altından doğrudan kana karışabilen ürünleri kullanmamalıyız.
En başta, diş macunu gibi benzer atık kimyasal maddelerin bilinçli olarak ürünlere zerk edildiği bilinen benzeri aromalı içeceklerin tüketimini bırakmalıyız.
İsrail’de birisi doktora, hangi rahatsızlıktan dolayı gitmiş olursa olsun önce bekleme odasına yollanır. Yarım saat içinde içmek üzere 2 litre su verilir. Bu suyu içtikten sonra, hala şikayetleri varsa, muayeneye ancak kabul ederler. Onlarda bu bir gelenektir. İsrail’de, yapılan araştırmalarda aniden ortaya çıkan hastalıkların, %80’ini sadece su içerek iyileştirilebileceğini görmüşler. Su, çözelti maddesi olarak vücutta biriken tüm atıkları, dışarı taşımak için kullanılıyor. Suyun günlük tüketim miktarı kadar, kalitesi de önemlidir. Kişiye göre de farklılık gösterir. Vücuttan suyla atılamayacak denli suyun yapısı insan bünyesinde bozulmuş haldeyse psikolojide günümüzde buna "toksik insan" ismi verilmektedir.
Su kanımızda doğal ve sağlıklı bir yapıda değilse,
"black blood" da denilen hacamatla atılması sağlanan toksinler suyun kandaki tahrif olmuş hâlini almış demektir. Kan bozulunca, suyun bozulması gibi sıvımsı bir hal aldığı gibi, insan da bozulur insanımsı bir hal oluşur.
Can suyu verdiğimiz bir bitki gibi canlanmak yerine kişi çevresine canlılık veremez hatta tersi bir hal alır.
Hastalanmamak, hastalıklarımıza şifa bulmak için içtiğimiz suyun "canlı su" olması gerekir. Peki bu canlı su nedir, nasıl elde edilir?
Suyun temiz olması için antioksidan (ORP değerinin) yüksek olması ve aktive hidrojen içeriğinin olması gerekir, hem hastalık yapıcı mikro-organizmaların, kimyasalların, ağır metallerin vs. olmaması hem de hafızasının temiz olması gerekir. Suyun oksijen ve mineral yönünden zengin olması gerekir. Vücut yapısında uygun pH seviyesinde olması gerekir.
Evinizde canlı su elde etmek için kullanacağınız su, mümkünse içilebilir özellikte doğal kaynak suyu olmalıdır. Bu suyu evinize getirirken topraktan yapılmış testi ya da kapağı dahi cam olan cam şişeler kullanmalısınız. Doğal kaynak suyu bulmak mümkün değilse musluktan akan arıtılmış suyu ya da satın aldığınız damacana suyu kullanabilirsiniz. Suya bir miktar zemzem suyu ile beraber Fatiha okumak da mümkün.
Kolayca temin edebileceğiniz dağ taşları ile çok düşük maliyete ömür boyu kaliteli su içebilirsiniz. Suyun yüksek enerjisi vardır bu bilimsel olarak da kanıtlanmıştır.
Bu enerji, divinium gibi insanlarda fosfor benzeri nur gibi bir madde yani ziya verici kristal bir yapıdadır. Su parlak bir sıvıdır. Insan yapısının üçte biri sudandır.
Su, nasıl içerisine konulduğu kabın şeklini alıyorsa, aslında o kabın enerjisini de üzerine alır. Bu nedenle, plastik şişelerdeki su, plastiğin enerjisini kopyalar. Canlı su elde etmek için, öncelikle suyu, cam, testi ya da porselenden yapılmış kabın içerisine koymalıyız
Sonra, bu suyun içerisine ametist,
-pembe kuvars- gibi dağ taşlarından birini güzelce yıkayıp koymalıyız. Taşları suyun içerisine koyup, 1-2 saat bekledikten sonra suyu içebilirsiniz. Böylece, suya tekrar hafızasını hatırlatıp, onu canlandırmış oluruz.
Taşlarla canlandırılan su, şeker gibi tatlı ve yumuşak olur. Su kullanılmadan kalırsa yosun tutabilir. Aslında yosunlanma da bir canlanma belirtisidir. Yosun tutsa bile taşları ara sıra yıkayarak tekrar yerine koymalıyız. Ömür boyu aynı taşları kullanabilirsiniz. Bu, hem çok kolay, hem çok ucuz, hem de çok basit bir metottur. Bu usul, Anadolu’da eski insanların uyguladığı yöntemlerdendir.
Suyun nasıl içildiği de bir o kadar önemli çünkü çok tüketen birinde de susuzluk ve kireçlenme söz konusu olabilmekte. Oturarak içilmesiyle böbreklere doğrudan iletilerek yorulmamasına veya aşırı tüketerek yormamaya dikkat etmek gerekir. Dil altına geçmesi sağlanarak yani bir miktar suyu ağızda tutmakla yahut çalkalamakla da hücre uçlarına ulaşmasını sağlayacak şekilde doğru içmiş oluruz.
« Eğer su gibi aziz olursan sen de yaşamın vazgeçilmezi olursun »
Hepsinden güzeli insan kendini su gibi leziz olabilmesi için, bir küçük bardağın içine sığdırsa kendini; girebilmeyi öğrense insan gönlüne...
"Vazgeçilmez olabilse”.
« Susuz Aşk Yaşanmaz »
Ramazan ayının/ şehr-i olması demek, beden ve ruh iklimimizin şıfalanması yani manevi gıdalanması demektir.
Hepimiz çok açız.
Susuzluğun ve açlığın bedende olmadığını içinde
bulunduğumuz bu mübarek ayın yüzü "suyu" hürmetine idrak ile oruçlulara, uruç dileriz.