Han, vasıtalı, vasıtasız yabandan gelen yolcuların barınacağı, hayvanlarla insanların geceleyebileceği yerlerdir. Bugünün otel ve garaj vazifesini birlikte gören yapılara eskiden "han" denmekteydi.
Selçuklu Hanedanı ve Osmanlılar, sosyal bir vazife gördüğü için han yapımına ehemmiyet vermişler, mimarî bakımdan güzel eserler meydana getirmişlerdir.
İki şehir arasındaki mesafe uzunsa orta bölümde münasip bir yerde han yapılırdı. Buna "Kervansaray" denirdi. Şehirler dışında yapılan bu yapıların bol suyu bulunur, içinde kahvehanesi, erzak ambarları, yem depoları bulunurdu. Kervanlar bir süre gittikten sonra burada mola verirler, geceleyerek kendilerini ve hayvanlarını dinlendirirlerdi.
Yol üzerinde veya kasabalarda yolcuların konaklamalarına yarayan hanlar, sosyal ve ticari hayatın önemli merkezleri arasında bulunmaktaydı. Avlularında dükkânların olduğu, katlarında yolcuların dinlenebileceği odaların bulunduğu bu yapılar, günümüzde işlevlerini değiştirerek varlıklarını sürdürmektedirler.
İlimizde 16. yüzyıldan itibaren Edremit'te birçok bulunuyordu ve hanların yalnızca geçici olarak ikamet edilen yerler değil aynı zamanda ticaret erbabının birbiriyle bağlantı kurmalarına imkân sağlayan önemli bir buluşma merkezi oldukları biliniyor.
Ülkemiz genelindeki hanlar uzun yollar için tasarlanmış ve bir kısmı restore edilerek tarihi eser olarak ziyarete açılmışlardır.
Sultanhan-Aksaray
Sultanhan Aksaray'ın Sultanhanı kasabasındadır. Han 1229 yılında Anadolu Selçuklu Sultanı I. Alaeddin Keykubad tarafından yaptırılmıştır. Yazlık kısmının geometrik şekillerle süslenmiş muhteşem bir taç kapısı vardır. Han içinde bulunan tüm yapı özellikleri itibariyle Sivas’taki Gök Medreseye benzemektedir. Sivri kemerin hemen altında "Elminnetül Lillah" yani "Tüm minnetler Allah içindir" duası yazılıdır. Avlunun ortasında dört kemer üzerine dayanmış bir mescit bulunmaktadır. Bu mescit Selçuklu süsleme sanatının en güzel örneklerinden biridir.
İshaklı Han-Afyonkarahisar
İshaklı Han Afyon-Akşehir-Konya güzergâhı üzerinde ve Sultandağı (İshaklı) İlçesi merkezindedir. Kuzey-doğu güney-batı yönünde uzanan dikdörtgen planlı bir oturum alanı üzerine avlu ve kapalı/barınak bölümünü ihtiva eden iki yapı kütlesi halinde inşa edilmiştir. Hanın kuzey-doğu cephesinin merkezine yerleştirilmiş taç kapısı, dışa taşan ve cephe kotunu aşarak yükselen dikdörtgen prizmal bir kütleden ibarettir. Avlunun merkezinde fevkânî (üstte olan) bir köşk mescit yer almaktadır. Söz konusu yapının Selçuklu döneminde inşa edilmiş ve avlu ortasında bağımsız olarak konumlanan köşk mescitlerin son örneklerinden biri olduğu bilinmektedir. Hanın inşaatında mermer, tuğla, düzgün ya da kaba taşlar kullanılmıştır. Avlu ve kapalı/barınak bölümü taç kapılarındaki iki ayrı kitâbeden hanın, Selçuklu Sultanı II. İzzeddîn Keykâvus döneminde Ali bin Hüseyin tarafından 1249 yılı Eylül/Ekim ayında inşa edildiği anlaşılmaktadır.
Şehrimizde de en son Yaymacılar Caddesinde Han bulunmakta idi ve civar köylerden eşek, at, deve gibi hayvanlarla gelen kişiler kalırdı. Zamanla bu koca kapılı Han ortadan kalktı ve yerine bina yapıldı. Bu Han’ın yukarıda belirttiğim hanlarla benzerliği olmasa da aynı işi gördüğü söylenebilir. Hatırladığım kadarı ile bu Han’da özellikle odun kömürü yapan ve bu kömürleri satmak için gelen Yeniköylüler kalırdı.
Gördüğünüz gibi her şey zamana yeniliyor ve dünya hızlı bir şekilde değişiyor.